TÜRKİYE CANIM FEDA


   
  Hatay Amik Gölü
  Gölden ÇöLe Terfi
 

Kılıçoğlu: “Amik Gölü’nün ortadan kaybolmasıyla inanılmaz bir çevre katliamı ortaya çıktı. Kuslar, balıklar, böcekler her sey ortadan kalktı ve bu durum Türkiye’de son 50 yıl’da insan eliyle yapılmıs en önemli çevre faciası olarak nitelendirilmektedir. 1997 yılında dönemin Basbakanı Sayın Demirel’in Mustafa Kemal Üniversitesi’nde yaptığı konusmasında ‘…. Hayatınızda yaptığınız üç hatayı sayar mısınız? deseler; Birisini DSĐ genel müdürlüğüm sırasında kararını verdiğimiz Amik Gölü’nün kurutulması derim’ dediğini hala canlı bir biçimde hatırlarım” Ovaya can veren, Su Kuşlarına beslenme ve barınak olan, birçok yerli ve uluslararası göç eden balıklara (Asi Yılanbalığı) beslenme ve yetişme imkânı sağlayan Amik Gölü kurutulma cinayeti iki aşamada tamamlanmıştır. Kurutma gerekçesi için birçok şey sayılabilir ancak, bu sebeplerin hepsi bahaneden öteye geçemez. Konuyla ilgili konuşan isimlerden biri de Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Oğuz Kılıçoğlu. Dünden bugüne kalanları yorumlayan Kılıçoğlu, Amik Ovası’nda yaşanan göl kurutma hikayesini şöyle anlatıyor… BİRİNCİ KURUTMA ASAMASI 1955-1958 YILLARI ARASINDADIR Sarısu Gölü ve Kara Gölü kurutmayı planlayan bu çalışma, ovaya giren ana akarsuların ve bunları besleyen küçük kaynak sularının ana Amik Gölüne kadar kanallarla askıya alınmasını hedeflemiştir. Ovaya girerken belirli bir yatağı olmayan ve yayılarak merkezi göle ulasan akarsuların belirli birer kanal açılarak kendilerine yatak yapılmasıdır. Bunlar yaz aylarında tamamen azalan ve ana gövdelerine çekilen göller ile ovaya giren akarsuları kanallarla göl yatağına birleştirmeyi akıllara getirmiş ve 1955 yılında başlanarak, Arfin Çayı Kara Gölün güneyinden açılan bir kanalla (Arfin Kanalı) Kurtuluş Köyünün kuzeyinden yüksek kum hattı asılarak ana Amik Gölüne bağlanmış ve Kara Gölün kuruması sağlanmıştır. Yine aynı yıl Sarısu Gölünü besleyen en büyük kaynak olan Gölbaşı Gölü suyunu kaynaktan itibaren Comba köyüne kadar oluşturduğu bağlantı ve bataklıklar bir kanala alınarak etrafı yükseltilmiş ve ovadaki bataklık kurutulmuştur. Sonraki yılda Muratpasa deresi suyu 21 km uzunluğunda bir kanala alınarak ana Amik Gölüne ulaştırmıştır. Daha sonraki yılda ise diğer önemli akarsu olan Karasu Çayı ise ovada bataklık tabanında 18 km uzunluğunda bir kanala alınmıştır. Böylece Karasu Çayının ovada oluşturduğu bataklık kurutulmuştur. Böylelikle de Sarısu Gölü ve bütün bataklıkları kurutulmuştur. Kısaca üç yılda, ovada çok geniş bir alana yayılan sulak alan, Afrin Kanalı, Muratpasa Kanalı, Comba Kanalı ve Karasu Kanalı ile yok edilmis, sadece ana Amik Gölü kalmıştır. Ana Amik Gölü berrak, sazlıksız bir yapıda olmasından dolayı çok güzel bir göldü. Göle gelen su miktarı gölün havzasına sığmadığı için gölün tahliyesini hızlandırmak için 1956-1957 yıllarında küçük Asi’nin Antakya içerisinden geçen kısımlarında Asi Nehri 3-5 m derinleştirilmiştir. Bu derinleştirme daha sonraki yıllarda (1974-1975) 8-11 m’ye ulaşmıştır. Kanallardan ana Amik Gölüne taşınan sular ovada sulu tarıma geçilmesi ve diğer nedenlerden ötürü her geçen yıl azalmıştır. Hatta bazı yıllar birçok küçük kaynak göle su taşıyamaz olmuştur. Böylelikle ana Amik Gölü’nde hızla sazlık ve bataklık alanlar görülmeye başlanmıştır. Diğer kurutulan bölgeler çeşitli şekillerde bölge halkına ve daha sonra iskan kanunu gereği birçok insana oy ve benzeri nedenlerle dağıtılmıştır. Ekim için açılmaya çalışılan yerlerde sazlık alanlar yakılmıştır. Bu yakılma sırasında Sarısu Gölü aynası ve çevresinde organik toprağında yanması sonucunda yer yer 2-3 metrelik çukurlar oluştuğunu büyüklerimizden müşahade ettiğimiz bilgilerdir. İKİNCİ KURUTMA AŞAMASI 1973-1975 YILLARI ARASINDADIR 1958 yılındaki birinci kurutmadan sonra sulu tarıma ihtiyacı olmayan ve hatta bilmeyen çiftçilerde sulu tarım yapmaya kalkmaları, bölgenin bitkisi olmayan ve yaz aylarında ekilen pamuğunda çok fazla su istemesi üzerine ana Amik Gölü de kurumaya başlamıştır. Bunun üzerine, 1970’li yılların basında ana Amik Gölü’nün de kurutulabileceği fikri ortaya çıkmıştır. 1973 yılında Arfin Kanalı, Muratpasa Kanalı, Comba Kanalı ve Karasu Kanalı ana göl yatağında yükseltme seklindeki kanallarla göl aynasında askıya alınarak Büyük Dalyan Köyü yakınlarında küçük Asi Nehriyle birleştirilmiş ve faaliyetler 1975 yılında son bulmuştur. Bu kanalların yükseklikleri yer yer 5-6 m civarlarındadır. Buna karşılık kışları devam eden taşkınlar nedeniyle tahliye kapasitesini arttırmak ve hızlandırmak için Antakya içerisi Asi yatağı 8-11 m civarında derinleştirilmiştir. Antakya’nın tarihi köprüsünün kaybı da bu nedenle olmuştur. SONUÇ 1975 yılında tarih ve coğrafya sayfalarından kaybolan Amik Gölü, bu tarihten itibaren varlığını birkaç yıl daha kışları devam ettirmesine karşın, gerekli drenaj ve tahliye kanalları açılması sonucu tamamen haritalardan da silinmiştir. Tabi ki, o zamanki siyasetçiler ve bazı çıkar çevreleri için istenilenden fazla verim elde edilmiş fakat bunların hepsinin “Kısa günün karı” olduğu çok geçmeden anlaşılmıştır. Günümüze gelindiğinde, “Her şey aslına rucu eder” ilkesinin meydana gelmesini bekliyoruz. Çünkü, son 3-5 yıl içerisinde birkaç defa kısa süre için bile olsa gölün tekrar görünmesi bunun belirtileri olarak söylenebilir. Yerel halkın gölün kurutulmasından sonra bölgenin yağış miktarlarında önemli ölçüde azalma olduğunu ve kuraklıkların meydana geldiğini söylemesine karsın, yapılan akademik çalışmalarla bu durum doğrulanamamıştır. Bununla birlikte yerel halkın söylediği gibi bölgede yağışlar azalmamış aksine bazı ölçüm merkezlerinde çok küçükte olsa artma görülmüştür. Ancak, gözlemlenen en önemli şeyin göl ve çevresindeki istasyonlardan alınan ölçümlerde yıllık yağış miktarının, yağışlı gün sayılarına bölünmesiyle elde edilen yıllık yağış şiddetindeki önemli farklılıktır…

 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol