AMİK Gölü, Amik Ovası nın tam orta yerindeydi. Muratpaşa, Karasu ve Afrin çaylarıyla besleniyordu. Kar görmeyen, don nedir bilmeyen, dört mevsim yeşil otu, 12 ay yeşil sazlığı eksik olmayan bir göldü.
Bu göl kışın yağan yağmurlarla doluyor, yatağında 9 ay yatıyordu. Yazın 3 ayında ise suyun bir kısmı buharlaşıp ovanın iklimini harika bir zenginliğe ulaştırıyordu. Suyun diğer kısmı da ovanın derinliklerine inerek taban sularını besliyordu.
Ovadan bereket fışkırıyordu. Göle yakın köylerin tarlaları susuz olarak dönüme 300 kilo pamuk veriyor, göle uzak köylerde ise tarlalar taban suyuyla sulanarak dönüme 600 kilo pamuk verimi sunuyordu..
Gölün yeşil otu ile yeşil sazlığı inek beslemeyi çok masrafsız kılıyor, inek inekliğini, boğa boğalığını, düve düveliğini biliyordu. Süt, yoğurt, kaymak, peynir zenginliği Amik Ovasını aşıyor, Çukurovayı da besliyordu. Irak ile Suriye nin Arap ını da…
Yaz olup, göl yatağından çekilince ortaya çıkan bereketli topraklarda mevsimine göre sebze ekiliyor. Göl balığı ile göl kuşlarından av olup evlerin et ihtiyacı çıkıyordu.
Gölün sazları kesilip yörenin saz evleri yapılıyor, dışarıya satılarak ekonomik değer oluyordu.
Amik Gölü dünyaca tanınmış bir kuş cenneti ve av sahasıydı. İngilizlerin ünlü silah fabrikatörü Churcill ile kızı başta olmak üzere her ülkeden meraklı avcı ve doğa seven her yıl sığırcık sürüleri ile yaban ördeğinin biraz küçüğü olan kirik sürülerinin doğal mekanı Amik Gölü ne koşuyorlardı.
National Geographic Dergisi dünyada doğaya en çok faydası olan beş gölden birisi de Amik Gölü dür diye yazmıştı.
Amik Gölü nün yarısı 1955 yılında diğer yarısı da 1975 te kurutuldu. Gölü besleyen 3 akarsu Akdenize bağlandı. Göl kurutulmasın diyen ziraatçıların uyarıları da dinlenmedi.
Elde edilen topraklar topraksız köylülere dağıtıldı.
Başlangıçta birkaç yıl verimli giden üretim daha sonra düştü. Dönüme 300 kilo pamuk veren tarlaların verimi 40 kiloya, dönüme 600 kilo pamuk veren tarlaların verimi de 300 kiloya indi.
Başlangıçta Bizim de toprağımız var diye sevinen köylüler verimi düşen tarlalarını icara vererek yine Çukurova da ırgat oldular.
Sığırcık kuşları gelmez oldu. Kirik sürüleri uğramaz oldu. Gölün buharlaşması ve toprağa dip suyu salmasının yarattığı bereket bitip yok oldu.
Köylüler ineklerini kestiler. Kuş sevenler uğramaz oldu. Sazlar kuruyup kamış oldu. Bir daha yeşillenmediler. Göl bittiği için balık da bitti.
Ortadoğu nun ve Türkiye nin tek rakipsiz gölü kurutulduğu için doğa da isyan etti. Ovaya düşen ortalama yağış çok azaldı. Amik Ova sında buğday ekimi bile kasım ortalarına kaydı.
Şimdi Amik Ovası Nerede benim gölüm? diye ağlıyor. Her türlü doğa bilgisine sırtını dönüp oy avcısı politikacının oyuncağı olmuş DSİ ise kına yakıyor.
Hatay ın Reyhanlı ilçesinin Şifa Eczanesi sahibi Eczacı Hasan karaca ise şunu öneriyor:
Gölü oluşturan akarsuları, Asi Nehri ne bağlayarak Akdeniz e göndermesini tanrı da bilirdi. Tanrı ovaya ve doğaya olan faydalarını düşünerek , bu akarsuları Asi Nehri ne bağladı. Akdeniz e göndermedi. Ama biz insanlar bunun kıymetini ve değerini bilmeyip tarihe mal olmuş bir gölü yok ettik.
Gelin göl yatağının en verimsiz bölgesinde 50 bin dönümlük bir sahanın etrafını yüksek setlerle çevirelim. Burada Amik Gölü nü yenide var edelim.
Eczacı Hasan karaca bağırıyor. Hatay milletvekilleri ile DSİ yöneticileri duyuyor musunuz?
Necati Doğru 1991
|